top of page
  • Yazarın fotoğrafıHakkı Erdoğan

Terkedilmiş Köy

2020’nin Kasım’ında bir arkadaşımla birlikte, güneşin batışını ufuk çizgisine en yakın şekilde yakalarız düşüncesiyle gittiğimiz Gerence Körfezi'ne giderken, ilk kez görüyorum o harabe köyü. O gün derslerimiz geç bittiği için güneşin batışını yakalayamıyoruz ama o terkedilmiş köy aklımın bir köşesine kazınıyor.

O zaman köye dair bildiğim tek şey konumu oluyor. Araya çok da zaman girmeden Karaburun otoyolunda Balıklıova'ya yaklaşırken solda kayalıklı bir dağın eteklerine yerleşmiş o harabe köye gitmeye karar veriyorum.

Terkedilmiş Köye Otoyoldan ilk bakış. Kaynak: Google Streetview

Biraz tesadüfi şekilde önce Urla İçmeler sahilinde biraz oturup, soğuk rüzgarlardan dolayı Karanburun taraflarına doğru gitmeyi planlayarak oraya doğru yola düşüyoruz arkadaşlarımla birlikte. Balıklıova'ya yaklaştığımız otoyolun yokuşunu inmeye başlarken yine o köyü uzaktan algılıyorum ve heyecanlanıyorum.


Oraya doğru yaklaşıyoruz ve Balıklıova' mezarlığının önüne arabayı park ederek iniyoruz.


İlk izlenimimiz terk edildiğini apaçık bir şekilde yansıtan, zamanla önce çatıları sonra da tabanları çökmüş ama hala ayakta kalmaya direnen yığma taşlardan oluşmuş bir köy. Acaba neler olmuş buralarda, kimler yaşamışlar ve neden terk etmişler? Ayaküstü yaptığım araştırmayla konumun isminin Eski Balıklıova Rum Evleri olduğunu görüyorum. Önceden bildiğim şeylerle pek uyuşmuyor Rum Evleri yazıyor oluşu. Yapılardaki hantallık, köşe taşları ve süslü olmayışı buranın evlerinin Rum değil de direk Türk evleri olduğunu düşündürüyor bana.

İnternette bölgeyle alakalı pek güvenilir kaynaklı bilgiye erişemiyorum. Bir dönem Balıklıova’nın muhtarı ile yapılmış bir röportajdan, 1968 yılındaki depremden dolayı köyün üst tarafındaki kayalıkların koparak köye düşmesi korkuya neden olmuş ve bu nedenle insanlar bu yerleşim yerini terk ederek yaklaşık 1 kilometre aşağıdaki günümüz Balıklıova bölgesine yerleşmişler.


Eski yerleşkeden yeni Balıklıova’ya bir bakış. (02.12.2020 Hakkı Erdoğan)

O dönemde terk edilmiş olmasına rağmen, zamana inat ayakta duran yığma taş yapılar, geçtiğimiz yıl olan İzmir depreminde yıkılmış ve birçok can kaybına neden olmuş yapılara inat ayakta duruyorlar. Bazı yapıların ilginç şekilde çatıları ve döşemeleri ortadan kaybolmuşa benziyor. Bunun nedeni de yine aynı dönem yeni yerleşme alanına taşınan köylülerin kısıtlı imkanlarından dolayı buradaki keresteleri, ihtiyaç duydukları yapı malzemelerini sökerek taşımalarıymış.


Birden donuvermiş bir zamanın izlerini taşıyan yapılar, Çernobil’de terk edilmiş ya da Pompei gibi hayatın birden duruverdiği şehirlerin gizemli ve insana değişik hisler yaşatan halleriyle duruyorlar. Orada gezerken antik dönem kentlerini gezerken o zamanlardakii hayatı, eskiyi düşlüyorum. Köyün meydanı denilebilecek bir yerde insanlar yazın sıcağında gölgelenirken, köyün günlük hayatı işlerken acaba nasıl sesler çıkıyordu. Bazen çok eski ulu ağaçları gördüğümde düşlediğim gibi, zamana tanıklık eden o varlığıyla birlikte düşündüğümde kendimi bir yapının yerine koyup oraları izlediğimi düşünüyorum. Geçmiş ile şimdiki zamanın tüm farklılıkları ve o nostaljik duygu beni farklı duygu ve düşüncelere sokuyor.


Yerleşkenin üstündeki kayalıklar ve doğasında erimeye başlamış eski evler. (02.12.2020 Hakkı Erdoğan)

Bu hislerle gezdiğim terkedilmiş köyde fotoğraflar çekiyorum. Yapılar doğasının içinde artık erimeye yüz tutmuş halde olduğu için fotoğraflarda tam seçilemiyor oranın o buhran havası. Gerçekte bunu daha rahat hissedebiliriz ama yine de bir an olsun durup düşlemeden bu garip hislere nasıl ulaşabilir insan? Bence gezmek, bir yeri görmek daha uzun sürede yapılmalı. Yanımda arkadaşlarım olduğu için daha fazla zaman geçiremedim orada ama bir yeri gezerken bir köşede durup düşler kurmayı çok severim. Zamanın hızlılığından mı evrim geçirmiş hayatlarımızdan mı bilmiyorum. İnsanlar müzelerde, antik kentlerde, sergilerde o kadar hızlılar ki… şöyle sakin sakin ve yavaşça hissederek görmek düşlemek gerekmez mi? Çoğu insan daha sonra bakacaklarmış gibi kısacık süreler ayırarak çektikleri fotoğrafları ne kadar süre sonra siliyorlar acaba?


Terk edilmiş köyden iki ev. (02.12.2020 Hakkı Erdoğan)

Daha sonra daha uzun bir süre geçirerek gezmeye kendime söz vererek ayrılıyorum Balıklıova’nın terkedilmiş yerleşkesinden. Eğer bir gün giderseniz bir köşeye çekilip kendinizi zihninizde 1960’lara ışınlayarak gördüğünüz eski yapıların kenarında hayallere ve hissiyatlara dalabilirsiniz. Bunu her zaman yapmanızı öneriyorum.


Bakalım o yapılar kaç nesil, kaç deprem atlatacaklar, ne zaman doğada eriyecekler ya da onları ummadıkları şekilde farklı bir gelecek mi bekliyor. Zaman gösterecek.

394 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page